EDANUR CİNAL

Tarih: 10.06.2021 17:41

DEVREK MEYDANI’NDA HUZUR BULDUM...

Facebook Twitter Linked-in

Oldum olası su sesi beni hep rahatlatmıştır.

Kışın Karadeniz'in hırçın dalgaları her ne kadar aniden parlayan sert kişiliğimi oluştursa da...

Aynı denizin sakin zamanları da bir o kadar ruhumun huzur bulmasını sağlamıştır. Sadece deniz değil suyun şırıl şırıl aktığı dere bile beni benden alıp götürür...

Hele deniz kenarında iken başlayan yaz yağmurunun deniz üzerinde oluşturduğu küçük dalgacıkları seyretmeye doyamam...

Deniz kenarında kayalıkların üstünde oturup kayalara delicesine çarpan dalgaların sesini dinlemekten büyük zevk alsam da istemeden de olsa dalgaların sertliği kişiliğime zaman zaman yansır...

Mesela haksızlık karşısında hiç tutamam kendimi...

Koptum mu dalga gibi sert olurum...

Sonra durulurum ama Karadeniz gibi yine... Her an patlamaya hazır vaziyette...

Hele deniz manzaralı bir yerde gazete ve kitap okuma zevkini hiç bir şeye değişmem...

O zevki yaşarken yanımda birinin olması da ne yalan söyleyeyim hiç hoşuma gitmez...

Hafiften çalan müzik ve önünde masmavi deniz...

Seyret, dinle ve oku, hem de doya doya...

Birilerinin kitap okurken başı ve gözü ağırabilir ama benim okudukça beynim daha çok dinlenir...

Bu arada klasik boş zamanlarımda kitap okurum lafı bana uymaz, kitap okumaya zaman ayırmasam resmen aç kalmış gibi olurum...

İşte tüm bu duygular eşliğinde Devrek meydanında geçen hafta sokağa çıkma yasağı başladığı saatlerde kısada olsa huzur buldum...

Devrek meydanındaki havuzun yanında bankete oturup arkamdan gelen su sesinin güzelliğine kendimi bıraktım... Kısa sürede olsa su sesiyle huzur buldum...

Tabi ki şu lanet teknolojinin ürünü olan cep telefonum çalıncaya kadar...

Telefonun ucundaki sesten gelenin kafasının bir milyon olduğu belli...

Önce telefonu açmadım ikinci defa çalınca açtım...

'Uzay abi sen benim telefonumu niye açmıyorsun' ile söze başladı. Su sesi ile huzur buluyordum desem anlama imkanı sıfır. Dinledik mecbur...

Bizim gazetecilik mesleği böyle işte...

Herkesi dinliyoruz. Sonrada yazıyoruz. İşin en tuhafı ise bazen kendi kafamızı bile dinlendiremiyoruz. Aynen benim Devrek'in meydanındaki havuzun suyundan gelen sesle kafamı rahatlatmak istememe çalan telefonun maydanoz olması gibi...

Keşfettim havuzun suyunun sesinin terapisini ara sıra deneyeceğim...

Devrek meydanında su sesi ile huzur buldum...

Tabi ki bu sefer telefonsuz olarak...

O zaman hadi kalın sağlıcakla.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —