EDANUR CİNAL


DUYMAYIN...

DUYMAYIN...


Gelecek her insanın hayatının bir parçasını oluşturmaktır. Hayatta iken henüz yaşayamadıklarımızın adıdır gelecek.
İnsanlar yaşamları boyunca yarın kaygısıyla hayatlarını devam ettirir, kimi elektrik, su, yiyecek, içecek kaygısında, kimi ise varlığıma daha neler ekleye bilirim diye düşünür durur. Aslında bizim gelecek kaygısından bahsetmek istediklerimiz tam olarak bunlar değil , fakat günümüz şartları maalesef bundan ötesini düşünmemize müsaade etmiyor. Ne çocuklarımızın geleceğini ne de kendi yarınımızı düşünüp planlamaya vaktimizde kalmadı, mecalimizde.
Çevremizdeki insanlarla yaptığımız sohbetlerde artık yarını için hayal kuranina bile rastlamak çok zor. Kimi borç içinde, kimi işsiz evine götüreceği rızkınının peşinde koşmaktan hayal kurmayı bile unutmuşuz.
Gelelim asıl meseleye, önümüz deniz arkamız orman, bizim güvenip yarınlarımızin umudu olanlarin denizden anladığı yüzmek, ormandan anladıkları piknikten ibaret olduğu için bir fabrika kurmayı, bırakın fabrikayı herhangi bir iş sahası oluşturmak akıllarına bile gelmiyor. Ayda iki-üç kez yapılan meclis ziyaretleri sadece fotoğraflardan ibaret. Sonuç, sonuç ortada, insanların artık gelecek ile ilgili kuramadıkları hayallerini bile çaldınız. Evet çok açık çaldınız.
Liseden mezun olup üniversitelerde her hangi bir yere yerleşemeyen gençlerimize bir bakın, çalışmak için bir imkan vermediğiniz, sokak köşelerinde işsizlik yüzünden toplumun ve ailesinin baskısıyla psikolojisi bozulan ve çareyi farklı şeylerde arayan, uyuşturucu ve çeşitli maddelerin batağına saplanmış gençlerimize.
Siz şimdi arşivlerinizden uyuşturucu ile ilgili bir görsel tasarımcıya yaptırdığınız görselleri çıkarıp sosyal medyada paylaştığınız yalancı mücadelenizle utanmadan gurur da duyarsınız. Duymayın artık sizi de kimse duymuyor…