Toplumun genel yapısı çocuk, genç ve yetişkin bireylerden oluşur.
Bütünü oluşturan bireyler topluluğu içerisinde en önemli unsur gençlerdir.
Gerek Devletin, gerekse Milletin sosyal ve ekonomik gelişimi, refah düzeyi, iş, beyin ve askeri gücünü, toplumsal tüm değerlerimizi geleceğe taşımak gençlere bırakılan milli mirastır.
Bugünün genç bireyleri yarının ebeveynleri olarak toplumumuza yeni fertler yetiştirecek ve onlara
Yollarında tecrübeleriyle kazanımlarıyla geleceğe ışık tutacaklardır.
Tıpkı şuan da aynı yolun başında olan o ışığı ve desteği bizlerden bekleyen çocuk ve gençlerimiz gibi
Günümüzde birçok yerlerde ve çeşitli sohbetlerde kulak misafiri olduğum bir konu var ki, o da
Toplumda bazı kesimlerin gençler hakkında şu eleştirisel yorumlarda bulunması;
Nereye gidiyor nu gençler?
Ne olacak bu gençlerin hali?
Bizim zamanımızda böyle miydi?
Diyerek gençlerden oldukça şikâyet etmekteler.
Hayır efendim!
Onlara bu eleştirilerde bulunmadan önce kendimize bir özeleştiri yapalım diye düşünüyorum.
Mesela şunu sorduk mu hiç?
Ne istiyor bu gençler?
Ne verdik de onlara ne almayı bekliyoruz?
Veya
Yeteri kadar yol gösterici olabildik mi? Bir soralım derim.
Şunu belirtmeliyim ki gençlere ön yargı yapılmadan önce, onları dinleyelim ve anlayalım.
Sorunlarının kaynağına inerek onlarla bir yarış halinde değil de birlikte aynı tarafta beraberce dayanışma içinde olduğumuzu gösterelim istiyorum.
Yetişkinler olarak ancak bu yaklaşımla ilerlersek topluma daha saygıdeğer, erdemli ve hoşgörülü bireyler kazandırabiliriz.
Buna bağlı olarak unutmamalıyız ki, bizler gençlere bir ayna yansımasıyız gördükleri ne ise davranışları da öyle şekillenir.
Yazıma son verirken konunun önemini usta düşünür Aristoteles’in sözleriyle vurgulamak istiyorum.
“Gençlerin yetişmesine önem veriniz; çünkü bu yolda en küçük ihmal Ülkenin yapısını ve geleceğini
Yok eder.“