Demokrasi, “güvene dayalı yönetilme talebidir”. Kişi, hak ve özgürlüklerinin koruması için güvenilir yöneticileri seçer ve seçtikleri tarafından adil kurallar ile yönetilmeyi talep eder.
İlk satırda yazdıklarımı demokrasiye genel bakış olarak nitelendirebiliriz.
2022’nin son günlerinde ASAL tarafından yapılmış bir araştırmanın sonuçları bu öngörüyü yalanlar cinsten.
Üzerine methiyeler yazdığımız demokrasimizin içinden güven çıkmış. Seçmen seçtiğine güvenmiyor.
Araştırmaya göre, güvenirlikte İlk sıralar TSK, Jandarma, Polis ve MİT arasında pay edilirken; TBMM’ye güven neredeyse bu kurumların yarısı kadar bile değil. Siyasetçiye güvenmemiş ankete katılanlar.
Sorun var ama nerede? Seçmende mi, seçilende mi?
Yoksa seçenekte mi?
Seçmen önüne gelenin en iyisini seçiyorsa, sorun seçenek de!
Güvenilmeyenler içinden en güveniliri seçmeye zorlayan, siyasal yapı hala yaşamaya devam ediyor ve kendine yeni yaşam alanı yaratabiliyorsa mesele tahmin edilende de büyük…
Siyaset veya bu defa politika diyelim; halk güvenmiyor ve kendisine hizmet ettiğine inanmıyorsa kime hizmet ediyor? …
Bu arada, demokrasi içinde dördüncü güç olarak nitelendirilen medya güvenilirlikte son sırada, aynı araştırmaya göre…
VİRA BİSMİLLAH
Balık sezonu başladı.
Temennim odur ki damak tadını tatmin etmek için tüketeceklerden ziyade protein ihtiyacını karşılama derdinde olanlara yetecek miktarda avlanabilsin.
Balık neslinin tükenmesi, deniz kaynaklarının ölçüsüz kullanımıyla ilgi tartışmalar kısa süreliğine başlar.
Balıkçı kavgası… Anlıktır. Yarın unutulur.
Balık nesillerinin yok olması, miktarsal azalmalar kesinlikle kıyı meselesi olarak ele alınmamalı…
Olay topyekûn çevre sorunu olarak değerlendirilmeli…
Denizlere akan nehirlerin taşıdı endüstriyel, evsel ve zirai zehirler kaynakları yok ediyor…
Aşırı avlanmalardan önce aşırı kirlenme meselesi tartışılmalı…
Doğal üreme alanlarını çevre kaygısı olmadan doldurup kısa vadeli kar peşinde olanlara da selam olsun…